13 Kasım 2013 Çarşamba

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar

Nedir bu GDO? Katkı maddesi mi, tehlikeli bir mikroorganizma mı, zehirli toksik bir madde mi? Her kafadan ayrı ses çıkıyor ama tam manasını bilmeden,  sadece zararlı olduğuna hemfikir ve tedirgin olarak.

GDO yani  Genetiği Değiştirilmiş Organizma (Genetically  Modified Organism, GMO) herhangi bir canlının istenilen bir özelliğini  bir diğer canlıya aktarma amacıyla yapılan gen transferine denir ki diğer bir adı da Transgenik'dir. Bu gen değişimi  balıktan domatese olduğu gibi insandan koyuna da yapılabilmektedir.



GDO'lu ürünlerin ekim alanları başta ABD olmak üzere, Arjantin ve Brezilya, Kanada, Hindistan ve Çin gibi ülkelerde bulunmakta ve üretimleri halen devam etmektedir.

Dünyada yetiştirilen transgenik bitkilerin %54’ünü soya, %28’ini mısır, %9’unu pamuk, %9’unu kanola oluşturmaktadır. Bu bitkilerden üretilen yağ, un, nişasta, glikoz şurubu, şekerleme, bisküvi, bebek mamaları, hazır çorbalar, soslar, GDO'lu bitkilerden üretilen yemlerle beslenen hayvanların etleri GDO'lu olma riski taşıyan gıdaların başında gelmektedir.

GDO 'lu gıda üretiminde hedeflenen faydalar şu şekilde özetlenebilir:

  •  Tarımsal ürünlerin veriminin arttırılması , 
  • Besin değerleri geliştirilmiş gıdaların üretimi ( A vitami yönünden zenginleştirilmiş pirinç, Golden Rice
  • Bitki ve hayvan hastalıklarına dayanıklı tarım ürünlerinin elde edilmesi 
  • Raf ömrü uzun gıdaların elde edilmesi ( Balığın soğuğa dayanıklılık geninin domatese aktarılmasıyla soğuk hava depolarında uzun süre saklanabilen domates elde edilmesi)

Hastlıklara dirençli, daha az tarım ilacı kullanarak çevreye de zarar vermeyen, üretim maliyetlerinin az olduğu GDO'lu gıdalarla dünyadaki açlık probleminin  çözüleceği iddia edilir.Ancak Arjantin örneğinde yapılan çalışmalar iddia edilenin aksine tarım ilacı kullanımının GDO'lu üretimde  giderek arttığını göstermektedir.

Açlık sorununu ele alacak olursak  GDO'lu üretime  başlandığı 1996 yılından beri dünyada açlığın azaldığına dair hiçbir bulgu bulunmamaktadır.


Transgenik gıdaların karlı olduğu savunulsa da bu karlılıktan yararlanacak olan üretim payının %50 sini elinde tutan ABD olacaktır. Elde edilen karın çiftçiye değil tohum şirketlerine kalacağı araştırmaların . Bu konudaki her yeni yöntem patent altına alınmakta ve çiftçilerin patentli tohum alma zorunlulukları nedeniyle üretim maliyetleri de sanılanın aksine artacaktır. Kısırlaştırılmış terminatir tohumlarla da çiftçinin üreticiye tam bağımlılığı sağlayacaktır.

Genetiği değiştirilmiş tohum üretim pazarının %90'ı Monsanto adlı firmanın kontrolündedir. Tekel piyasaların kaçınılmazı ise fiyat artışlarıdır. Yani dünyadaki fakir üreticilerin karlılığını arttırmak gibi ulvi bir amaca hizmet ettiği şüphelidir  GDO'lu üretimlerin ve de gelecek için de endişe vericidir.

İleride belkide tüm marketler fotoğraftaki gibi patentli ve GDO'lu tohumlardan üretilmiş ürünlerle dolacak, genleriyle oynadıkları türlerin sahipleri ise dünyanın söz sahibi dev ekonomilerini oluşturacaklar.



GDO'lu ekim alanlarında gen değişimi veya gen kaçışı nedeniyle çevredeki doğal türlerin de genetik yapısının değişebilecek olması büyük risk teşkil etmektedir.Uzmanlar çevresel risklerden, doğal ekolojik yapının bozulmasından hatta üretilen genetiği değiştirilmiş bitkilerin doğal bitkilere rekabet ederek onların yok olmasına yol açacağından korkmaktadır.


Transgenik bitkilerin uzun vadede doğada süper dirençli yabancı ot ve böceklerin ortaya çıkmasına neden olacağı düşünülebilir. Bu durum daha az tarım ilacı amacına ters düştüğü gibi  bunların daha çok kullanılmasına yol açacaktır. Daha fazla tarım ilacı üretim maliyetini arttırdığı gibi büyük çevre felaketlerine yol açabilir.Üreticiler yeni böcek türlerini yok etmek için yeni tarım ilaçlarını çiftçilere tohum+tarım ilacı+gübre dahil paketler sunarak tarımsal üretimde başka çıkış yolu bulmalarını engelleyecektir. Tabii ki alınan patentler sayesinde çiftçiye gidecek başka kapı da olmayacaktır zaten.

Genetiği değiştirilmiş ürünlerin sağlık üzerinde, özellikle uzun dönemde doğurabileceği etkiler hakkında henüz net bir bilgi bulunmamaktadır.Birçok ülke  GDO'lu ürünlerden yapılan  ya da bunları içeren gıdaların  etiketlerinde bunu beyan etmelerini zorunlu kılmıştır. Ne hikmettir ki pazarın hakimi ABD'de GDO’ların doğallarından  çok belirgin  farklılıkları olmadığı sürece etiketlenmesi zorunluluğu değildir. Avrupa Birliği ve diğer bazı ülkelerde ise GD ürünlerin insan sağlığı ve çevre üzerine olumsuz etkileri büyük tartışma konusu olduğundan GDO içeren ürünlere etikette belirtme şartı getirilmiştir.




Aslına bakacak olursak açlık sorunu, karlılık, yüksek verimli üretim bunlara çözüm olmayacağı gibi belki de GDO ile geri dönüşü olmayan yollara girecek dünyamız.

GDO meselesinin gelecekte yol açacağı yıkım  IDIOCRACY filminin senaryosuyla birebir örtüşmektedir. Filmde dünyayı egemenliği altına alan gazlı içecek firmasının  ürününün (Brawndo) aklınıza gelebilecek her uygulamada su yerine kullanılması dünyayı yıkım noktasına getirmiştir. Hükümet bu yıkıma dur demek için firmaya karşı çıksa da tekelleşmenin ulaştığı seviye nedeniyle büyük çoğunluğu bu şirkette çalışan insanlar duruma karşı çıkmaktadır. 



Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi  (FDA) bile besin piramidini değiştirmiştir, zira para ve söz sahibi  Brawndo şirketidir. İnsanlar içme suyunu sadece tuvalette kullanacak kadar idiyotlaşmıştır. 

Susuzluğu gidermek için Brawndo
Bitkileri sulamak için Brawndo
Bebek içeceği Brawndo

-Çünkü içinde elektrolitler var. (Marka sloganı)


Filmde  zeki insanlar çeşitli sebeplerden (eğitim, kariyer, maddiyat) çocuk yapmazken, aptallar ardı ardına çoğalır  ve dünya artık 500 sene içinde  gerizekalılarla dolu bir gezegen olmuştur.

Bir yandan da askeri bir üsde insan dondurma deneyi yapılmaktadır. 1 sene sonra çözülmesi gereken Joe ve Rita  insanlar üssün kapatılmasıyla 500 sene sonra hayata, aptalların dünyasında gözlerini açarlar ve maceradan maceraya koşarlar.

Sırf filme alakalı bir post paylaşmak uzun uzadıya  yazmak isterdim ama konuyla ilgisi beni oldukça sarstı. Filmi kesinlikle izlemelisiniz. Trajikomik bir felaket senaryosuna gülerken tüyleriniz ürperecek :)



Sevgiler,


KAYNAKLAR

U. Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi, 2008, Cilt 22, Sayı 2, 1-6
Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi 23 (1-2) 13 - 23 (2007)
Farklı Boyutlarıyla Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar-Ankara Tabip Odası



2 yorum:

  1. Çok faydalı bir paylaşım Günnurum, paylaştığın için teşekkürler sonuna kadar okudum ve avm deki o resmi görünce tüylerim ürperdi cidden nereye gidiyor bizim sonumuz Allaha emanet... Duyarlılık kazanıp bize yapılana güçlü bir protesto gerekiyor ama.. Şikayet eden çok harekete geçen yok, bizim milletin de genetiği bu maalesef..

    YanıtlaSil
  2. Canım biraz sıkıcı gibi oldu yazım ama yazmak istedim :) Filmin de etkisi oldu. Konusu inanılmaz orjinal bir komedi filminde felaket senaryosu ve göndermeler çok iyi harmanlanmış. Şuan mısır şurubu kullanılan ürünlerin gdo 'lu mısırdan yapılması büyük ihtimal. Ama taze ürünlerin de artık güvenirliliği söz konusu ve çok vahim gerçekten.

    YanıtlaSil